Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
0 Mümîn zât, nasihatlarına devam ederek dedi ki: (Ey kavmim!. Bu gün mülk sizin içindir) Bu yurtta hâkim mevkiinde bulunuyorsunuz!. (Yerde) Bu Mısır ülkesinde (yükselmişler bulunuyorsunuz) Isrâiloğulları üzerine üstün gelmiş bir hâldesiniz, (fakat eğer bize Allah'ın azabı gelirse) Hz. Musa'nın hayatına kastedildiğinden dolayı üzerimize bir müthiş ilâhî ceza gelirse (bize kim yardım edebilir?) elbette ki, bir kimse yardım edemez, hepimiz de mahvolur gideriz. Bu mü'mîn zât, pek hikmetli bir
tarzda nasihat vermiş, size bir azap gelirse demeyip bize teveccüh ederse diyerek kendisini müstesna tutmamıştır. Kendi hakkında bir varlık, bir istisna gösterme töhmetinden kendisini korumuştur. Bu suretle de kendisinin iyilik sever olduğunu göstererek muhataplarının kalblerini hoş etmeye çalışmıştır. Ve bu beyân tarzı ile sözlerinin tesirini, kıymetini arttırmıştır. İşte vaizler için bu bir numune teşkil etmektedir.
Bu muhterem mü'mîne cevaben (Fir'avun dedi ki: Ben size uygun gördüğüm reyim ne ise ancak onu gösteriyorum.) ileri sürdüğüm görüşü diğer görüşlerden daha doğru görüyorum da onun için onu size bildiriyorum. (Ve ben doğru yoldan başkası için size rehberlik etmekte değilim) Yâni: Öldürülmelerini istediğini kimselerin öldürülmeleri menfaatinize uygun olacağı içindir ki, ben öyle bir teklifte bulunmuş oluyorum. 0 tâkibedilecek yol, bu benim göstermiş olduğum yoldan başkası değildir. Mel'un Fir'avun, korkular, tereddütler içinde bulunduğu hâlde böyle bir yiğitlik göstermek kurnazlığında bulunmuştur.
|