KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

111-TEBBET SURESI (5 Ayet)
1 2 3 4 5
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Tebbet Suresi 5  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 111/5
111-TEBBET SURESI - 5. AYET    Mekke
فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ -5
Fi cidiha hablüm mim mesed
111-Tebbet Suresi 5. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Boynunda bükülmüş bir ip olduğu halde (ateşe atılacaktır).
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Boynunda bükülmüş bir ip olduğu halde (ateşe atılacaktır).
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Evet.. O kadın da (Boynunda bükülmüş bir ip olduğu hâlde) âteşe atılacaktır. Çünkü: O da Resül-i Ekrem'e eza ve cefada bulunmaya çalışırdı, o Mübarek Peygamber'e pek ziyade düşmanlık gösterir, o mübarek Peygamberin yolu üzerine geceleyin dikenli ağaçları, otları yüklenerek getirir, döküverirdi. Maamafih bu kadın, Resul-î Ekrem aleyhinde koğuculukta bulunur, İslâm dinini söndürmeğe çalışırdı, bu itibar ile de kendisine "o, odun hamalıdır" derlerdi, bununla o kimsenin insanlar arasındaki münâsebetleri yıkmak istediğini kastederlerdi. "Cîd" Unuk, boyun demektir. "Mesed" de bükülmüş ip, urgan manasınadır. Bu mübarek sürenin iniş sebebi hakkında Sahih-i Buhari'de ve tefsirlerde şöyle deniliyor: "En yakın olan akrabanı uyar" (Şuara, 26/214) mealindeki âyet-i kerîme nâzîl olunca Resûl-i Ekrem S al I âl âh -ü T e âlâ Aleyhi Vesellem Safa tepesine çıkmış, seslenerek Kureyş kabilesini çağırmış, onlar da gelip toplanmışlar Ebü Leheb de gelmiş idi, Hz. Peygamber buyurmuş ki: Size bir düşmanın sabahleyin veya akşamleyin gelip hücum edeceğini haber versem, beni tasdik eder misiniz?. Onlar da dediler ki: Evet.. Tasdik ederiz, çünkü, hepsi de Resûl-i Ekrem'in Muhammedül'emîn olduğunu bilip itiraf ederlerdi,onun üzerine Yüce Peygamber buyurdu ki: Ben sizi ilerdeki bir azaptan dolayı korkutucuyum, yâni öyle bir azaba uğramamak için İslâm dinini kabul ediniz, Peygamber'in bu ihtarını dinleyen Ebü Leheb, o muazzam Peygamberin amcası bulunmak şerefine sahip olduğu hâlde hemen inkâra başladı "Tebbenlek": Yazıklar olsun sana!. Sen bizleri bunun için mi davet ettin dedi, Resûl-i Ekrem'e hakaret göstererek oradan ayrıldı gitti. İşte bu hâdise üzerine bu sûre-i celîle nazil olmuş, helake lâyık olan şahısların Ebû Leheb gibi inkarcılardan ibaret olduğu gösterilmiştir. Gerçekten de Ebû Leheb, Hicretin ikinci senesi Bedr gazvesinde İslâm mücahitlerinin muvaffakiyetlerinden dolayı üzülerek yedi gün sonra Adese denilen ufacık bir sivilce hastalığı olup helak edici olan bir hastalıktan öldü vücudu kokuştu, o bulaşıcı bir hastalık olduğu için çoluk çocuğu bile yanına yaklaşamaz oldular, nihayet üç gün sonra bir yere defnedildi. İşte kendisine serveti de, çoluk çocuğu da bir faide veremez bulunmuştu. Daha sonra eşi de ölüp lâyık olduğu cezaya kavuşmuştur. Kısacası: Bu sûre-i celîle, bildirmiş oluyor ki: Cenab-ı Allah'ın dinine, Resûlü'ne, düşman olanlar, bir hidâyet mumunu söndürmek isteyenler, nihayet kendi çirkin düşüncelerinin, kötü amellerinin şiddetli cezalarına uğrayacaklardır. Maamafih onların dünyada uğrayacakları felâketler, kendilerini gelecekteki, âhiret alemindeki asıl, en korkunç cezalardan asla kurtaracak değildir. Onların gelecekleri ise daha pek ziyade korkunçtur. Binaenaleyh asıl selâmet ve saadete nail olmak isteyenler, Resûl-i Ekrem'e tâbi olarak onun gösterdiği yolu takip etmelidirler. İslâm dinine güzelce sarılmalıdırlar. İşte insanlar, ancak o sayede ilâhî lütuflara nail olurlar, ebedî saadetlerini temin etmiş bulunurlar. Ve başarı, Allah'tandır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014