KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

14-İBRAHIM SURESI (52 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali İbrahim Suresi 22  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 14/22
14-İBRAHIM SURESI - 22. AYET    Mekke
وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الْأَمْرُ إِنَّ اللَّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدْتُكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ ۖ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ إِلَّا أَنْ دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي ۖ فَلَا تَلُومُونِي وَلُومُوا أَنْفُسَكُمْ ۖ مَا أَنَا بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنْتُمْ بِمُصْرِخِيَّ ۖ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَا أَشْرَكْتُمُونِ مِنْ قَبْلُ ۗ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ -22
Ve kaleş şeytanü lemma kudıyel emru innellahe veadeküm va´del hakkı ve veadtüküm fe ahleftüküm ve ma kane liye aleyküm min sültanin illa en deavtüküm festecebtüm lı fe la telumunı ve lumu enfüseküm ma ene bi musrihıküm ve ma entüm ib musrihıyy innı kefertü bima eşraktümuni min kabl innez zalimıne lehüm azabün elım
14-İbrahim Suresi 22. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve iş hükme iktiran edince şeytan der ki: «Şüphesiz Allah size hak bir vaad ile vaadetmişti. Ben de size vaadetmiştim, sonra size vaadimden caydım. Ve benim için sizin üzerinize bir tahakküm yoktur. Ben sizi ancak dâvet ettim, siz de bana hemen icabet ettiniz. Artık beni kınamayınız, kendi nefislerinizi kınayınız. Ve ben sizi kurtarıcı değilim, siz de beni kurtarıcı değilsiniz. Şüphe yok ki beni evvelce şerik koşmanızı ben inkar etmiş oldum. Muhakkaktır ki, zalimler için pek acı bir azap vardır.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve iş bit irilince şeytan der ki: Şüphesiz Allah size hak bir vâd ile vâd etmişti. Ben de size vâd etmiştim, sonra size vadimden caydım. Ve benim zaten size karşı bir gücüm yoktur. Ben sizi ancak davet ettim, siz de benim davetimi kabul ettiniz. Artık beni kınamayınız, kendi nefislerinizi kınayınız. Ve ben sizi kurtarıcı değilim, siz de beni kurtarıcı değilsiniz. Şüphe yok ki beni evvelce ortak koşmanızı ben inkâr etmiş oldum. Muhakkaktır ki, zalimler için pek acı bir azap vardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler de ahirette kâfirler ile onları aldatmış olan şeytan arasında meydana gelecek konuşmayı ve savunmayı bildiriyor. Kâfirlerin elem verici bir azaba tutulacaklarını, îmân edip durumunu iyileştirenlerin de cennetlerde kavuşacakları nimetleri, selâmet ve saadeti beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Ahiret âleminde bir takım aldatıcı kâfirler ile onlara tâbi olan kimseler arasında bir tartışma ve münakaşa cereyan edeceği gibi kâfirler ile şeytan arasında da öyle bir konuşma ve savunma vuku bulacaktır. Evet.. Ahirette buluşacaklardır. (Ve iş bitirilince) yani: Uhrevî sorgulamalar yapılarak hükme bağlandığı, cennet ehli cennetlere, ateş ehli de cehennemlere gönderildikleri zaman kendisini kınayan kâfirlere cevaben (şeytan der ki:) Ey kâfirler!. Ey beni sorguya çekmek isteyen inkarcılar!. (Şüphesiz Allah size) dünyada bulunduğunuz zaman Peygamberleri, kitapları vasıtasıyle kıyamette mükâfat veya ceza vereceğine dair (hak bir va'd ile va'd etmişti) işte o ilâhî vâd gerçekleşmiş oldu (ben de size va'd etmşitim) ki, ne cennet vardır, ne cehennem, siz hesaba, azaba uğrayacak değilsinizdir. Bununla beraber öyle bir şey olacak olsa putlarınız, size yardım edeceklerdir. (Sonra size) böyle yapmış olduğum (va'dimden caydım) şimdi öyle bâtıl va'dimi geri aldım, onun bir aldatmadan ibaret olduğu şimdi anlaşılmış oldu (ve benim zaten size karşı bir gücüm yoktur.) ben sizi küfre, isyana sevkedecek bir kuvvet ve kudrete sahip değilim, sizi zoru zoruna kendime bağlayacak bir güce sahip bulunmuyordum. (Ben sizi ancak davet ettim) sizi vesveselerim ile gösterdiğim bâtıl yolu takibe teşvik eyledim (siz de bana hemen icabet ettiniz) benim davetimi hemen kabul eylediniz, yaptığım davetimin doğm olup olmadığını hiç düşünmediniz (artık beni kınamayınız) ben sizi öyle bir yola zorla sevketmiş değilim, benim yapmış olduğum kalplerinize bir vesvese düşürmekten başka bir şey değildi. (Kendi nefislerinizi kınayınız) çünki, siz kendinizi hidayet yoluna sevkeden zatların davetlerine nisahatlarına bakmadınız, gözlerinizin önünde parlayan açık delilleri görmediniz de benim boş vesveselerime eğilim göstermiş oldunuz. (Ve ben sizi kurtarıcı değilim) sizi azaptan kurtarmak için size yardımcı olamam (siz de beni kurtarıcı değilsiniz) beni ilâhî azabtan kurtarabilmek için bana yardım edecek bir halde bulunmuyorsunuz. Hepimizde lâyık olduğumuz azaba çarpılmış bulunmaktayız. (Şüphe yok ki, beni evvelce ortak koşmanızı ben inkâr etmiş oldum) siz dünyada iken beni Cenab-ı Hak'ka ortak gibi tanıyarak bana tapınıyor, benden yardım bekliyordunuz. Ben şimdi bu ahiret âleminde o sizin dünyadaki hareketlerinizden uzak bulunmaktayım, o hareketleri güzel gösterecek bir durumda değilim, artık aramızda bir irtibat kalmamıştır. (Muhakkaktır ki, zalimler için) şeytana tâbi olan kâfirler için (pek acı) elem verici (bir azap vardır) bu cümle ya şeytanın ifadesini tamamladığını bildirmektedir, veya yalnız başına Allah tarafından yapılan kelâmın başlangıcıdır. § Dünyada bir çok insanlar, bir takım şeytanî vesveselere kapılmaktadırlar. Ve bir nice şeytan tabiatlı kimselerin dine, ahlâkî faziletlere aykırı olan telkinlerine kıymet vererek onları dost tutmaktadırlar. Yarın bunlardan hangi birinin başına bir belâ gelecek olsa diğerleri ondan kaçınacak, ona hiçbir yardımda bulunamıyacaktır. Özellikle ahiret âleminde bütün o gayrı meşru hareketlerin cezası görülecektir. Aldatanlar da, aldatılanlar da çeşit çeşit cezalara uğrayacaklardır. Onu bunu aldatanlar, elbette bu alçaklıklarının cezasını göreceklerdir. Aldatmaya kapılanlar da kendi kabiliyetlerini kötüye kullanmış, iyilik sever tavsiyeleri dinlememiş, akıllıca düşünmemiş oldukları cihetle mes'üliyetten asla kurtulamazlar. Binaenaleyh insan daha dünyada iken güzelce düşünmelidir bir takım aldatıcı kimselerin sözlerine aldanmamalıdır, bütün ümmetin akıllıları tarafından kabul edilmiş olan mukaddes bir dinin gösterdiği selâmet ve hidayet yolunu takip etmekten geri kalmamalıdır. Ebedî selâmet ve saadet ancak bu sayede temin edilir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014