7-A'raf Suresi 150. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Vaktâ ki, Mûsa kavmine gazaplı, pek kederli bir halde döndü, dedi ki: «Benden sonra bana ne kötü halef oldunuz! Rabbinizin emrini acele mi ediverdiniz?» Ve levhaları bıraktı ve kardeşinin başından tutarak kendisine doğru çekiverdi. (Kardeşi de) Dedi ki: «Ey anamın oğlu! Bu kavim muhakkak ki beni zayıf saydılar ve az kaldı beni öldürüyorlardı. Artık benimle düşmanları sevindirme ve beni zalimler olan kavim ile beraber kılma.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ne zaman ki, Musa kavmine kızgın, pek üzüntülü bir halde döndü, dedi ki: Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız!. Rab'binizin emrini acele mi ediverdiniz?. Ve levhaları bıraktı ve kardeşinin başından tutarak kendisine doğru çekiverdi. -kardeşi de- dedi ki: Anam oğlu!. Bu kavim muhakkak ki beni zayıf saydılar ve az kaldı beni öldürüyorlardı. Artık benimle düşmanları sevindirme ve beni zâlimler olan kavim ile beraber kılma. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, Tur'dan dönen Hz. Musa'nın buzağıya tapmış olan kavmini ne şekilde hesaba çektiğini ve kardeşi Hz. Harun ile aralarındak geçen konuşmayı şöylece beyan buyurmaktadır. (Ne zaman ki Musa) Aleyhisselâm, Tura gitmiş iken kavminin buzağıya taptıklarından haberdar oldu, bundan dolayı (kavmine kızgın, pek üzüntülü bir halde döndü) kavminin hepsine veya kardeşi Harun ile imanlarını muhafaza etmiş olanlara hitaben (dedi ki: Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız!.) yani: Ey kavmim!. Benim sizden ayrıldıktan sonra ne kadar fena harekette bulunmuş, Allah Teâlâ'ya ibâdeti bırakıp buzağıya tapmışsınız! Veya Ey mü'minler!. Bana ne kötü bir hilâfetle hâlife oldunuz!. Çünki onları öyle buzağıya tapmaktan men etmediniz. Siz (Rab'binizin emrini acele mî ediverdiniz?.) Tur'da kalmak için kırk gün va'dedilmişti. Rab'binizin belirttiği bu süreyi acele mi ettiniz de daha tamamını beklemeden böyle bir harekete cür'et etmiş oldunuz. Çünkü o kavim, Hz. Musa'nın otuz gecenin sonunda geri dönmediğini görünce vefat ettiğini sanmışlar, böyle buzağıya tapmışlardı. (Ve) Musa aleyhisselâm, geri dönünce fazla kızgınlığından, kederinden dolayı ve bir dinî onurun tesîriyle (levhaları) Tevrat'ın nüshalarını yere (bıraktı ve kardeşinin başından tutarak kendisine doğru çekiverdi) onun bu muamelesine karşı (-kardeşi Hz. Harun da- dedi ki: Anam oğlu!. Bu kavim muhakkak ki, beni zayıf saydılar) onları buzağıya tapmaktan men'etmeme aldırmadılar (ve az kaldı, beni öldürüyorlardı.) daha fazla men'etmeye çalışsaydım bu cinayeti de işleyeceklerdi. (Artık benimle düşmanları sevindirme) benim hakkımda düşmanlarımızın ferahlanmalarına sevinmelerine sebep olacak bir şey yapma, (ve beni zâlimler olan kavim ile beraber kılma.) Hesaba çekme veya kusur bulma hususunda beni o buzağıya tapanlar sırasında sayma. Ben onlardan uzak bulunmaktayım.
§ Şemate: Düşmanlık edilen şahsa ait olan bir belâdan dolayı bir ferah, bir sevinç duymak demektir.
§ Hz. Musa ile Hz. Harun ana baba bir kardeştirler. Ancak ananın hakkı daha büyük ve anaları bir mü'mine olduğu için Hz. Musa'nın daha fazla yatışmasını ve yumuşamasını temin etmek için kendisine "anam oğlu" diye hitab edilmiştir.
|
|
|