KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

15-HICR SURESI (99 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Hicr Suresi 99  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 15/99
15-HICR SURESI - 99. AYET    Mekke
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّىٰ يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ -99
Ve´büd rabbeke hatta ye´tiyekel yekıyn
15-Hicr Suresi 99. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve sana ölüm gelinceye değin Rabbine ibadet et.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve sana ölüm gelinceye değin Rab'bine ibadet et.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(Ve) Ey Yüce Resul!. (Sana ölüm gelinceye değin) hayatta bulundukça her vakiTİRabbîne ibadet et) onunla kalbini rahatlat, ilâhî feyizlere mazhar olarak yaşa. § ölüme "yakîn" denilmiştir. Çünkü ölüm, kesin olan bir emirdir. Mutlaka meydana gelecektir. Ebedî hayata göre bu duya hayatı pek geçicidir ve nihayet bulacağı kesin olarak bilinmektedir. Bu yakîndan maksat, itikat bakımından bir yakın değildir. Çünkü o yakın zaten Resûlullah'ta en kuvvetli, âdeta açık bir şekilde mevcut idi. Onunla beraber ahirete irtihal edinceye kadar kulluk vazifelerini yerine getirmeye çalışmış, Mescid-i Saadette ashab-ı kiramına namaz kıldırmaya devam etmişti. Öyle peygamberliği kavuştuğu mucizeler ile desteklenen yüce bir Peygamberi de bir şek ve şüphe alameti bulunamaz ki, kendisine itikad bakımından yakin gelinceye kadar ibadetle mükellef olsun da o yakin gelince bu teklif kendisinden düşmüş bulunsun. Bunu hiçbir akıllı insan iddia edemez. Artık ibadet zevkinden mahrum olan, kulluk vazifesinden kaçan bir takım cahiller, bu yakın tabirini yanlış telakki etmiş olabilirler. Onlara göre Cenab-ı Hak'kın varlığına yakînen inanan, diğer bir ifadeyle kendilerinde "fenafillâh" durumu tecelli edenlerden ibadet ve itaatla mükellefiyet düşer tasavvuf vesaire namına böyle iftiracı bir iddia ise pek büyük bir cehaletten, bir zındıklıktan başka bir şey değildir. Bütün Kur'ânî beyanlar bunun hilâfına açıkça şahittir. Bütün insanlık ve bilhassa bütün Peygamberler hayatta bulundukça Cenab-ı Hak'ka ibadetle görevlendirilmişlerdir. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. (Meryem, 19/31) âyeti celilesi de bunu göstermektedir. Velhâsıl: Resülullah Efendimiz itikaden fevkalâde bir yakini haiz iken yine ahirete irtihâl edinceye kadar bütün kulluk vazifelerini yerine getirmeye devam etmişti. O Yüce peygamber'e yönelik olan bir ibadet ve itaate devam emri, onun bütün ümmetine de doğal olarak yönelik bulunmuştur. Binaenaleyh onun ümmetinin fertlerinden bulunan her mükellef insan için de lâzımdır ki, hayatta bulundukça Yüce Mabuda ibadette bulunmaya devam etsin, hayatının bir anını bile boş yere zâyetmesin, Cenab'ı Hak'ka hamdü senadan, Allah'ın lütfunu istemekten geri kalmasın, İnsan ancak bu sayede ebedî selâmet ve saadetini temine muvaffak olmuş olur. Ve Yardım Allah'tandır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014