KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

28-KASAS SURESI (88 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Kasas Suresi 76  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 28/76
28-KASAS SURESI - 76. AYET    Mekke
إِنَّ قَارُونَ كَانَ مِنْ قَوْمِ مُوسَىٰ فَبَغَىٰ عَلَيْهِمْ ۖ وَآتَيْنَاهُ مِنَ الْكُنُوزِ مَا إِنَّ مَفَاتِحَهُ لَتَنُوءُ بِالْعُصْبَةِ أُولِي الْقُوَّةِ إِذْ قَالَ لَهُ قَوْمُهُ لَا تَفْرَحْ ۖ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِحِينَ -76
İnne karune kane min kavmi masu fe beğa aleyhim ve ateynahü minel künuzi ma inne mefatihahu le tenuü bil usbeti ülil kuvveti iz kale lehu kavmühu la tefrah innellahe la yühıbbül ferihıyn
28-Kasas Suresi 76. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Şüphe yok ki Karun, Mûsa´nın kavminden bulunmuştu. Fakat onlara karşı haddi tecavüz etti ve ona hazinelerden öylesini vermiş idik ki, onun anahtarları muhakkak kuvvetli, büyük bir cemaate ağır geliyordu. O vakit kavmi ona dedi ki: «Şımarma! Şüphe yok ki Allah şımarık olanları sevmez.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Şüphe yok ki, Karun, Musa'nın kavminden idi. Fakat onlara karşı haddi aştı ve ona hazinelerden öylesini vermiş idik ki, onun anahtarları muhakkak kuvvetli, büyük bir cemaate ağır geliyordu. 0 vakit kavmi ona dedi ki: Şımarma!. Şüphe yok ki, Allah şımarık olanları sevmez.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, elde etmiş olduğu pek büyük bir servete güvenerek azgınca harekette bulunmuş olan Karun'un hayat tarihçesini bildiriyor. Kendisine verilen nasihatları kabul etmeyip sadece kendi bilgisi sayesinde öyle günahkârlarm bütün işlemiş oldukları günahları, Allah tarafından bilmiş olduğundan o günahlardan suale lüzum görülmeyeceği beyan buyurulmaktadır. Şöyle ki: (şüphe yok ki Karun) Büyük bir servete sahip olmakla meşhur olan Karun adındaki şahıs (Musa'nın kavminden idi) (s rai loğ u I lan 'ndan pek zengin bir kimse idi (fakat onlara karşı haddi aştı) elindeki servetle gururlanarak diğer I s rai loğ u I lar ı n ı hakir görmeğe başladı, onlara karşı üstün olma arzusunda bulundu, Hz. Musa ile kardeşi Hz. Harun'un risaletle, peygamberlikle vasıflanmasını, onların I s rai loğ u I lar ı arasındaki liderliklerini kıskanıp durdu, (ve ona) 0 Karun'a (hazinelerden) biriktidiği mallardan (öyle şey vermiş idik ki onun) o hazinelerin (anahtarları muhakkak kuvvetli, büyük bir cemaate) bile (ağır geliyordu) o anahtarları çokluğundan dolayı taşımakta güçlük çekiyorlardır, (o vakit kavmi ona) 0 malının çokluğuna gururlanan Karun'a (dedi ki:) Ey Karun!. Öyle servetine bakıp da • şımarma) öyle pek fazla bir sevinç, bir neşe içinde yaşama (şüphe yok ki, Allah şımarık olanları sevmez.) öyle dünyevî bir servete güvenerek kibirli bir sevinç içinde yaşayanlar Allah'ın sevgisine lâyık olamazlar, belki onlar ihanete uğrarlar, manevî yakınlıktan uzaklaşırlar, rahmetten mahrum bırakılırlar. Haddizatında kıymetsiz olan yaldızlı, parlak görülen fâni şeylere güvenip durmak, elbetteki, insanlığa lâyık değildir. "Usbe" ondan kırka kadar olan cemaat manasınadır. Bazılarınca da birden ona kadar olan erler demektir, "tenûü" de siklet verir, ağır olur, ağırlık verir manasınadır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014