KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

23-MÜ'MINUN SURESI (118 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Mü'minun Suresi 44  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 23/44
23-MÜ'MINUN SURESI - 44. AYET    Mekke
ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَىٰ ۖ كُلَّ مَا جَاءَ أُمَّةً رَسُولُهَا كَذَّبُوهُ ۚ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُمْ بَعْضًا وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ ۚ فَبُعْدًا لِقَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ -44
Sümme erselna rusülena tetra küllema cae ümmeter rasulüha kezzebuhü fe etba´na ba´dahüm ba´dav ve cealnahüm ehadıs fe bu´del li kavmil la yü´minun
23-Mü'minun Suresi 44. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Sonra birbirini müteakip peygamberlerimizi gönderdik. Her ne zaman bir ümmete peygamberi geldi ise, onu tekzîp ettiler. Artık Biz de onların bazılarını bazılarına (helâk suretiyle) tâbi kıldık ve onları birer acaip hadise kılmış olduk, artık imân etmezler olan bir kavim için uzaklık olsun.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Sonra birbirinin ardından Peygamberlerimizi gönderdik. Her ne zaman bir ümmete Peygamberi geldi ise onun tekzib ettiler. Artık biz de onların bazılarını bazılarına -helak suretiyle- tâbi kıldık ve onları birer acayip hâdise kılmış olduk, artık îmân etmezler olan bir kavim için uzaklık olsun.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Hak Teâlâ Hazretleri buyuruyor ki: (Sonra) öyle çeşitli kavimleri vücut sahasına getirdiğimiz gibi o kavimlere (birbirini müteakip) aralarında uzunca zamanlar bulunmayarak teker teker (Peygamberlerimizi) de (gönderdik) o muhterem Peygamberler, o kavimleri ilâhi dine davet, kendilerini uyandırmaya gayret edip durdular. Buna rağmen (her ne zaman bir ümmete Peygamberi geldi ise onu yalanladılar) işte Ad, Semud gibi kavimler bu cümledendirler. (Artık biz de onların) o eski asırlar kavimlerinin (bazılarını bazılarına) o yalanlamaları sebebiyle katmak hususunda (tâbi kıldık) artık onlardan insanlar arasında birer ibret verdi haberden başka bir şey kalmamış oldu. (ve onları birer ibret hâdisesi kılmış olduk) tâki, onların başlarına gelmiş olan felâketleri işitip duranlar onlardan öğüt almış olsunlar, (artık îman etmezler olan bir kavim için) Allah'ın rahmetinden (uzaklık olsun.) Öyle birnice âyetleri, hârikaları gördükleri halde ve kendilerinden evvelki kavimlerin başlarına gelmiş olan felâketleri işitip bildikleri halde onlardan uyanma hissesi almamış bulunan cemiyetler elbette öyle öldürücü bir âkibete lâyıktırlar. Muhakkaktır ki: Kâfirler kurtuluş bulmazlar, ergeç ilâhi azaba kavuşurlar. Müminler de hikmet gereği geçici bir takım dünyevî sıkıntılara uğrasalar da sonları selâmettir, onlar için kurtuluş ve saadet takdir edilmiştir. Onlar dünyada da güzel bir ad bırakmış olurlar. "Minnet hüdaya devleti dünya fena bulur" "Baki kalır sahife-i âlemde adımız" § Ahâdis; hadisin çoğuludur ki: Sonradan olan şey, söylenilen söz, insandan sonra baki kalan zikir, nam ve nişan demektir. Peygamber efendimizin mübarek sözlerine, fi ilerine ve gördüğü halde men etmediği şeylere de hadis-i şerif denilir. Yahut ühdûsenin çoğuludur ki, kendisinden şaşılacak olan hikâye demektir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014