KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

112-İHLAS SURESI (4 Ayet)
1 2 3 4
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali İhlas Suresi 4  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 112/4
112-İHLAS SURESI - 4. AYET    Mekke
وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ -4
Ve lem yekün lehu küfüven ehad
112-İhlas Suresi 4. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: «Ve O´na hiçbir şey denk (mümasil) olmamıştır.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: «Ve O´na hiçbir şey denk (mümasil) olmamıştır.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(Ve ona) O bütün Kâinatın Ezeli Yaratıcısına (hiçbir şey denk) eşit ve benzer (olmamıştır.) onun tek olan zatın, her türlü düşüncenin üstünde bir büyüklük ve yüceliğe sahiptir. O bütün Kâinatın üstünde bir kuvvet ve hâkimiyete sahiptir. Hiçbir mahlûk, O Ezelî Yaratıcıya benzer, onun çocuğu veya babası olmak kabiliyetine asla sahip değildir. "Bütün bu ilâhî beyan, ilâhlık zanneyleyen müşrikleri reddetmektedir. Meselâ: Yahudiler, Uzeyr, Allah'ın oğludur derler. Hıristiyanlar da Isâ Allah'ın oğludur demektedirler. Bir takım arap müşrikleri de melekleri Cenab-ı Hak'kın kızları sanmışlardı. Sabie denilen bir topluluk da yıldızlara ibâdette bulunmuşlardır. Seneviyye gurubu da nûr ve karanlığı birer Mâbud telâkki etmişlerdir. Bir kısım feylezoflar, Vâcibül'vücud olan Allâh-ü Teâlâ'dan bir aklın doğduğuna, bu akıldan da başka bir akıl ile nefsin ve feleğin doğmuş bulunduğuna, bundan sonra da ay küresinin altındakilerin I idare eden diğer bir aklın ortaya çıkmasına kanaat getirmişlerdir. Bir takım sapıklar da Allâh-ü Teâlâ'nın insanlara geçeceğini iddiada bulunmak ahmaklağını göstermişlerdir. Bu muhtasar dört âyet-i kerîme ise bütün bu bâtıl iddiaları, inançları, reddetmektedir, hanlığın şanının büyüklüğünü, bütün noksanlardan, ihtiyaçlardan, mahlûkata benzemekten uzak bulunduğunu pek ebedi veciz bir tarzda bildirmektedir. Bu ihlâs sûresinin iniş sebebi hakkında deniliyor ki: Arap müşrikleri Resûl-i Ekrem, Sahahâh-ü Aleyhi Veseheme "Âmir ibnittüfeyl"i göndermişlerdi. Amir, o müşrikler adına dediki: Sen bizim asamızı yardın, yâni bizleri ayrılığa düşürdün ve tanrılarımıza sövdün, babalarının dinine muhalefette bulundun, eğer sen fakir isen seni zengin kılalım, eğer mecnun isen sana tedavide bulunalım ve eğer bir kadına düşkün isen onu sana alalım, Resûl-i Ekrem de buyurdu ki: Ben fakir ve mecnun değilim, bir kadına da düşkün değilim, ben Allah'ın Resulüyüm, sizi putlara tapmaktan kurtararak Allâh-ü Teâlâ'ya ibâdete davet ediyorum. Bunun üzerine o müşrikler, Amiri tekrar Yüce Peygamberin huzuruna göndermişler, ve demişler ki: Ona de ki: Sen kendi Mabudunun cinsini bize beyan et, o altından mıdır, yoksa gümüşten midir?. İşte bu câhil halkın böyle bir suali üzerine bu s üre-i celîle nazil olmuş, Hak T e âlâ Hazretlerinin hiçbir şeye muhtaç olmayan yüce şanını telkin buyurmuştur. Velhâsıl: Bu mübarek ihlâs sûresi, İslâm'ın rükünlerinin en mühimmi olan Allah'ı birlemeyi ve Yüce Yaratıcının başkaları ile aynı cins olmaktan ve her bir ihtiyaçtan uzak olduğunu en ebedi ve veciz bir surette bildirdiği için kadrinin yüceliği hakkında bir çok hâdis-i şerif vardır. Kısacası imam Ahmet ve Nesâi merhumlar, şu sahîh hâdis-i rivayet etmişlerdir: : Her kim Kulhûvahâh sûresini okursa Kur'an'ın üçte birini okumuş gibi olur. Bu hâdis-i şerifi şöyle yorumluyorlar: Bu sûrenin üçte birinin Kur'an'a eşit olması, sevap itibarîle değildir. Belki Kur'an'ın başlıca içeriği itibariledir. Şöyle ki: O içerik: Akaide, ahkâma ve kıssalara aittir. Bu sûre ise akaide ait en büyük esası içerdiği için Kur'an-ı Kerim'in üçte birini içermiş demektir. Maamafih şöyle de deniliyor ki: Allâh-ü Teâlâ, kullarının bâzı ibâdetleri kolay olsa da bu ibâdetleri diğer bir çok ibâdetlerden ziyade sevaba vesîle kılabilir. Cenab-ı Hak'kın fazi ve keremine nihayet yoktur. Nitekim bâzı zamanlarda veya makamlarda yapılan ibâdetleri diğer zamanlarda ve makamlarda yapılan ibâdetlerden daha ziyade sevaba vesîle kılmıştır. Bu, bir hürmet gereğidir. Bu hikmetin neden ibaret olduğunu Allah'ın ilmine havale ederiz. Ancak şu muhakkaktır ki: Bu ihlâs sûresi pek mukaddes bir Kuran süresidir, bunun okunmasına devam edilmesi, pek fâidelidir, pek ziyade sevaba vesiledir. Bu hususlara dair Tefsîr-i Kebîrde ve Tefsîr-i Alûsî'de ayrıntılı bilgi vardır. Hak Teâlâ Hazretleri cümlemizi bu sure-i celîlenin feyizlerine eriştirsin. Amin..

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014