KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

74-MÜDDESSIR SURESI (56 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Müddessir Suresi 31  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 74/31
74-MÜDDESSIR SURESI - 31. AYET    Mekke
وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً ۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا ۙ وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ ۙ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ ۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ -31
Ve ma ce´alna ashabennari illa melaiketen ve ma ce´alna ´ıddetehum illa fitneten lilleziyne keferu liyesteykınelleziyne utulkitabe ve yezdadelleziyne amenu iymanen ve la yertabelleziyne utulkitabe velmu´minune ve liyekulelleziyne fiy kulubihim meredun velkafirune maza eradallahu bihaza meselen kezalike yudillullahu men yeşa´u ve ma ya´lemu cunude rabbike illa huve ve ma hiye illa zikra lilbeşeri.
74-Müddessir Suresi 31. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve Biz cehennemin muhafızlarını meleklerden başka kılmadık ve onların adetlerini kâfir olanlar için ancak bir fitne kılmış olduk. Tâ ki kendilerine kitap verilmiş olanlar, yakîn getirsinler. Ve imân etmiş olanlara da imân arttırsın ve kitap verilmiş olanlar ile mü´min bulunanlar, şüpheye düşmesinler. Ve kalblerinde bir maraz bulunanlar ile kâfirler de desin ki: «Allah bununla bir mesel olarak ne murad etmiş?» İşte Allah, dilediği kimseyi böyle dalâlete düşürür ve dilediği kimseye de hidâyet nâsib buyurur ve Rabbin ordularını ancak kendisi bilir ve o, insan için ancak bir öğüttür.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve Biz cehennemin muhafızlarını meleklerden başka kılmadık ve onların adetlerini kâfir olanlar için ancak bir fitne kılmış olduk. Tâ ki kendilerine kitap verilmiş olanlar, yakîn getirsinler. Ve imân etmiş olanlara da imân arttırsın ve kitap verilmiş olanlar ile mü´min bulunanlar, şüpheye düşmesinler. Ve kalblerinde bir maraz bulunanlar ile kâfirler de desin ki: «Allah bununla bir mesel olarak ne murad etmiş?» İşte Allah, dilediği kimseyi böyle dalâlete düşürür ve dilediği kimseye de hidâyet nâsib buyurur ve Rabbin ordularını ancak kendisi bilir ve o, insan için ancak bir öğüttür.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ve biz Cehennemin muhafızlarını meleklerden başka kılmadık ve onların adetlerini kâfir olanlar için ancak bir imtihan kılmış olduk. Tâ ki: Kendilerine kitap verilmiş olanlar, iyice öğrensinler. Ve îman etmiş olanlara da îman amirsin, ve kitap verilmiş olanlar ile, mü'mîn bulunanlar, şüpheye düşmesinler. Ve kalplerinde bir maraz bulunanlar ile kâfirler de desin ki: Allah bu misâlle ne demek istemiştir?, işte Allah, dilediği kimseyi böyle sapıklığa düşürür ve dilediği kimseye de hidâyet nasîp buyurur ve Rab'bin ordularını an-cak kendisi bilir ve o, insan için ancak bir öğüttür. 31. Bu mübarek âyet. Cehennemin işlerini idareye, muhafazaca memur olan zatların meleklerden ibaret olduğunu bildiriyor. Onların muayyen bir miktarda olmalarının hikmetine işaret buyuruyor. Bu beyanat sayesinde kitap ehlinin ve mü'mînlerin imânlarını arttıracaklarını, şek ve şüpheden uzak olacaklarını ve bir kısım tereddütlü ve kâfir kimselerin dedikodularını ve Allah'ın dilemesîle bir kısım kimselerin sapıklığa ve bir kısım kimselerin de hidayete ereceklerini haber veriyor ve Âlemlerin Rab'binin ordularının miktarını Yüce Zatından başkalarının bilemeyeceklerini beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Yüce Yaratıcı buyuruyor (ve biz) yâni: Kudret ve büyüklükle vasıflanmış olan yegâne zatını (Cehennemin muhafızlarını) bekçilerin, işlerini idare edenleri (meleklerden başka kılmadık) çünkü melekler, insanlar ile ve cinler ile aynı cins değildirler, tamamen tarafsızdırlar, pek büyük bir kuvvet ve heybete sahiptirler. Lâzım gelen azapları tatbike güç yetirmektedirler. Kendileri nüranîdirler. Cehennemin sıcaklığından vesâireden etkilenecek bir yaratılışta değildirler, onlara karşı muhalefete cehennem ehli güç yetiremezler, (ve onların sayılarını) onun öyle on dokuz bulunmasını (kâfir olanlar için ancak bir imtihan kılmış olduk.) o kâfirler, bu sayıdaki hikmeti anlayamazlar, bunu imkânsız görürler, bunu az görerek alay ederler, artık bu inkârları da haklarında bir imtihan olmuş, kendilerine bu yüzden de ilâhî azabın gelmesine bir sebep bulunmuştur. Nitekim Ebü Cehil kâfiri, bu sayı ile alay etmiş, biz onlardan daha kuvvetliyiz, daha çoğuz, onları biz kendi kuvvetlerimizle darmadağın edebiliriz diye saçmalamıştı. Ve Cenab-ı Hak, meleklerin cehenneme muhafız tâyin edilmiş olmalarının bir hikmetine de işaret için şöyle buyuruyor: (tâ ki, kendilerine kitap verilmiş olanlar) yâni: Vaktîle Tevrat ve İncil kitaplarına nail olup onları okumuş bulunan Yahudi ve Hıristiyan zümreleri (yakin getirsinler) bunun Kur'an-ı Kerim'de de zikredilmiş olduğunu görerek bu hususta ki kanaatleri kuvvetlensin, Maamafih onların kitaplarında o meleklerin on dokuz olduğu bildirilmişti, şimdi bunu eski kitaplardan habersiz bulunan ve okuyup yazması bulunmayan Hz. Muhammed, Aleyhisselâm da Kur'an-ı Kerim vasıtasîle haber veriyor. Artık Muhammed Aleyhisselâm'ın da ilâhî vahye mazhar Yüce bir Peygamber olduğunu kitap ehlinin yakinen bilmesi icabetmektedir. (Ve) Bu Meleklerin böyle varlığı haber veriliyor, tâ ki: (îman etmiş olanlara da îman arttırsın) Son Peygamberi tasdik edenler, bu hakikati de öğrenerek buna da inansınlar, kendilerince îman edilecek şeyler, arttırılmış bulunsun. Yahut Son Peygamberin haber verdiği bu hakikati kitap ehli de bilip itirafta bulundukları için şimdi bu haberden dolayı Hz. Muhammed Aleyhisselâm'ı da, onun tebliğ ettiği Kur'an-ı Kerim'i de tasdik ederek îmanlarını artırsınlar, kuvvetlendirsinler, risâlet-i Muhammediyeyi inkâra cür'et etmesinler. (Ve) Cehennem muhafızlarının bu miktarı böylece bildirilmiştir. Tâ ki: Kendilerine vaktîle (kitap verilmiş olanlar ile) Yahudi ve Hıristiyan zümrelerîle (Mü'mîn bulunanlar) Hz. Muhammed Aleyhisselâm'ın peygamberliğini tasdik eden mü'minler artık (şüpheye düşmesinler) böyle bir sayı, diğer semavî kitaplarda bildirildiği cihetle artık bu husustaki itikatları son derece kesinlik mertebesinde bulunsun, kendilerine bir şüphe gelmesin (ve kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile) şek ve münafıklık şüphesinden kurtulamayanlar ile (kâfirler de) Peygamberleri, semavî kitapları ve dinî delilleri inkâr etmeye devam edenler de, (desin ki: Allah bununla) bu kadar az bir sayı ile, bu kadar sınırlı muhafızların varlığını beyan etmekle (bir mesel olarak ne demek istemiştir?) bu garip bir ifade, bundan Allah'ın maksadı nedir, diye alaycı bir tarzda inkâra cür'et etmiş olsunlar. İşte o inkarcıların böyle düşünüp konuşmaları da haklarında bir imtihandır. Bir şiddetli azabı hak etmelerine bir vesiledir, (işte Allah dilediği kimseyi böyle sapıklığa düşürür) hak bir sözü anlamaktan mahrum bırakır. Evet.. Öyle kimseler, kendi kötü tercihlerinden ve aslî yaratılışlarına muhalefetlerinden dolayı böyle hakikatleri inkâra düşürürler, bu yüzden cezaya uğratılırlar. (Ve) O Hikmet Sahibi Yaratıcı (dilediği kimseyi de) irâdesini, temiz yaratılışını zayi etmeyen her hangi bir kuluna da (hidâyet nasip buyurur.) Nitekim Peygamber Efendimizi ve ona nazil olan Kur'an-ı Kerimi tasdik eden, kulluk vazifelerini yapmaya gayret gösteren zâtlar, böyle bir hidâyete kavuşmuşlardır. (Ve Rab'bin ordularını) çeşitli sınıflara ayrılmış olan mahlûkatını, onların sayılarının miktarını (ancak kendisi bilir.) bunların hepsini de, hepsinin varlık hikmetini de ayrıntılı bilmek, ancak Hikmet sahibi Yaratıcıya mahsustur. İnandık... Bu ilâhî beyan, Ebü Cehil gibi kâfirleri red için bir cevap teşkil etmektedir. Çünkü: Onlar bu on dokuz melek ile ne kast olunuyor, o kadar kimseler, cehennemin nasıl bekçileri olabilir, diye pek câhilce lâkırdılarda bulunmuşlardı. Bu ilâhî beyan ise Cenab-ı Hak'kın daha nice kuvvetlere, çeşitli mahlükata sahip olduğunu bildiriyor. O cehennem muhafızlarına yardım edebilecek nice kuvvetlerin varlığına işaret ediyor. (Ve) Cenab-ı Hak buyuruyor ki: (o) Cehennem, onun vasıflarına dair verilen bilgi veya o cehennem muhafızlarının sayılan, onların varlığının bildirilmesi (insan için ancak bir öğüttür.) aklını, fikrini güzelce kullanan bir insan, bu gibi beyanattan büyük bir ibret dersi alır, bunu düşünerek Allah'ın kudretini tasdîk eder, meleklerin vesâirenin varlığındaki hikmeti itiraf ederek güzel bir kanaate sahip bulunur. İşte insana yakışan da böyle bilgili bir ruh hâline erişmektir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014