KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

34-SEBE SURESI (54 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Sebe Suresi 23  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 34/23
34-SEBE SURESI - 23. AYET    Mekke
وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُ إِلَّا لِمَنْ أَذِنَ لَهُ ۚ حَتَّىٰ إِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ ۖ قَالُوا الْحَقَّ ۖ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ -23
Ve la tenfeuş şefaatü ındehu illa li men ezine leh hatta iza füzzia an kulubihim kalu ma za kale rabbüküm kalül hakk ve hüvel aliyyül kebır
34-Sebe Suresi 23. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Onun huzurunda şefaat fâide vermez, kendisine izin vermiş olduğu kimse müstesna. Nihâyet kalplerinden korku giderilince derler ki: «Rabbiniz ne buyurdu?». «Hakkı buyurdu,» derler. Ve O, çok yüce, çok büyüktür.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Onun huzurunda şefaat fâide vermez, kendisine izin vermiş olduğu kimse müstesna. Sonunda kalplerinden korku giderilince derler ki: Rab'biniz ne buyurdu?. -Hakkı- buyurdu derler ve o, çok yüce, çok büyüktür.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ey müşrikleri. Taptığınız mahlûklardan şefaat mi bekliyorsunuz?. Bu da sizin için mümkün değildir. Çünki (Onun huzurunda) Yüce Yaratıcının manevî katında hiçbir 'şefaat fâide vermez.) azabı hak etmiş olanları o azaptan kurtaramaz. Ancak (kendisine) şefaat etmesi için (izin vermiş olduğu kimse müstesna) Cenab-ı Hak Peygamberlere, meleklere ve diğer şefaat makamına lâyık zâtlara şefaat etmeleri için izin verir, onlar da yine Hak Teâlâ'nın müsaade buyurduğu kulları hakkında şefaatte bulunabilirler. Putlar ise cansız varlıklar türünden olup akıldan ve konuşmaktan mahrum şeylerdir, bunlar şefaat edebilecek bir kabiliyette değildirler. Zâten kâfirlerin hakkında ise; hiçbir kimseye şefaate izin verilmeyecektir. 0 müşrikler, meleklere, Hz. Isa gibi insanlara tapmış oldukları takdirde de bir şefaate nail olamayacaklardır. Zira kâfirler, müşrikler hakkında şefaat edebilmek için hiçbir zât, izinli olamaz. Şefaat edecek ve şefaat olunacak zâtlar, mümin Allah'ı birleyen olan zatlardan başkası değildir. (Sonunda) Bu gibi mümin, Allah'ı birleyen zâtların (kalplerinden korku giderilince) yani: Bir takım zâtlara şefaat edilmesi için ilâhi izin çıkıp da şefaat bekleyen ehli imânın kalplerinden korku, heyecan giderilince öyle şefaati bekleyen zatlar (derler ki, Rab'biniz ne buyurdu?.) şefaat hususunda ilâhi emir ne şekilde tecelli etti?. Şefaat edecek zâtlar da: Rabbimiz (hakkı) buyurdu, razı olduğu kulları hakkında şefaat edilmesine izin ve müsaade verdi, bunu sabit, uygulanması muhakkak bir durum kıldı (derler) ve o şefaat edecek zatlar, Yüce Yaratıcı Hazretlerine şöyle de övgü ve saygı sunmada bulunarak derler ki: (o) Şanı Yüce Mâbud (çok yüce) dir ve 0 (çok büyüktür) yücelik ve azamet, büyüklük ve ululuk ana mahsustur. Onun yüce müsaadesi bulunmadıkça kimsenin şefaate ve söz söylemeğe selâhiyeti olamaz. Buna inancımız tamdır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014