KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

50-KAF SURESI (45 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Kaf Suresi 16  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 50/16
50-KAF SURESI - 16. AYET    Mekke
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ ۖ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ -16
Ve le kad halaknel insane ve na´lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid
50-Kaf Suresi 16. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve andolsun ki, Biz insanı yarattık ve ona nefsinin ne vesvese verdiğini de biliriz ve Biz ona şah damarından daha yakınız.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve and olsun ki, biz insanı yarattık ve ona nefsinin ne vesvese verdiğini de biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler de haşr ve neşrin vuk'u bulacağına dâir diğer bir çeşit delil bulunuyor. Yüce Yaratıcının kullarına manevî yakınlık itibariyle ne kadar yakin olduğunu edebî bir üslupla beyân buyuruyor, bütün insanların herhalde öleceklerini ve yeniden sür'a üfrülmekle hayata ereceklerini ve her şahsın bütün yaptıklarını, söylediklerini meleklerin tesbit ettiklerini ihtar ediyor. Ve nihayet inkarcıların vesâirenin gafletleri giderilerek gerçek durumdan pek kat'î şekilde haberdar olacaklarına şöylece işaret buyurulmaktadır. (ve and olsun ki,) Kesin bir durumdur ki: (biz insanı yarattık) Öyle bir yaratılış hârikasını yoktan var ettik (ve ona nefsinin ve vesvese verdiğini de biliriz.) onun hayır ve şer adına neler düşündüğüne de ve onun başkalarınca bilinmeyen gizlice hâllerini de biz hakkıyla bilmekteyiz (ve biz ona) o insana (şâh damarından daha yakınız) yâni; İnsanlardan hangi birinin varlığına, bütün hâl ve fiillerine, bütün maziye, hâle ve istikbâle âid mâruz kaldığı ve kalacağı hayatî durumlarına ilm ve müşahede itibariyle onun pek mühim ve kendisine pek yakın olan şâh damarlarından daha yakın bulunuyoruz. Çünkü damarlarda et parçalariyle kaplanmış sahibinden bir derece uzakça bulunmuştur, onun duygularına, kuruntularına vakıf değildir. Allah Teâlâ ise kullarını kendisi yaratmıştır, onların bütün fiillerini ve sözlerini o kullarından daha fazla bilmektedir, hiçbir kulun bir hareketi, bir düşüncesi Allah'ın ilmi dışında kalamaz. Bilinmektedir ki: Allah Teâlâ, mahlûkatına benzemekten, mahlûkat gibi bir mekâna muhtaç olmaktan, mahlûkat gibi cismen, maddeten bir yere yakin veya bir yerden uzak bulunmadan ve herhangi bir mahlûkunun bedenine girmekten hâşâ münezzehtir. O Yüce Yaratıcı, bütün bu kâinatı yoktan var etmiş, bu kâinattan evvel yine mekâna ve zamana muhtaç bulunmaksızın var bulunmuştur. Binaenaleyh o Yüce Yaratıcının yakınlığından maksat, onların bütün varlıklarını, bütün amel ve fiillerini kendilerinden daha fazla bilip onların varlıklarını takdir ve icâd buyurmuş olduğunu edebî bir üslûpla tasvir ve ifâdeden ibarettir. Evet.. O kerem sahibi mabudumuz, bizlere yaratıcılığı, lûtf ve ihsanı ve bütün davranışlarımıza olan ezelî ilmi itibariyle bizden daha yakındır. Ne yazık ki: Biz bu hakikati gerektiği şekilde takdir edemiyoruz. O Yüce Yaratıcımızın manevî yakınlığına lâyık olabilmek için üzerimize düşen kulluk vazifelerini hakkıyla yerine getirmeye çalışamıyoruz. Evet.. Dost, hakiki sevgili, bana benden daha yakındır. Bu ise pek enteresandır ki: Ben ondan uzak bulunmaktayım. O Kerem Sahibi Mabudumuz cümlemizi gafletten uyandırsın, âmin…

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014