KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

35-FATıR SURESI (45 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Fatır Suresi 12  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 35/12
35-FATıR SURESI - 12. AYET    Mekke
وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِ هَٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَائِغٌ شَرَابُهُ وَهَٰذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ ۖ وَمِنْ كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا ۖ وَتَرَى الْفُلْكَ فِيهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ -12
Ve ma yestevil bahrani haza azbün füratün saiğun şerabühu ve haza milhun ücacve min küllin te´külune lahmen tariyyev ve testahricune hılyeten telbesuneha ve teral fülke fıhi mevahıra li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun
35-Fatır Suresi 12. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve iki deniz müsavî olmaz. Bu çok temizdir, pek tatlıdır, kolayca içilir. Şu da çok tuzludur, acıdır. Hepsinden tertemiz bir et yersiniz ve kendisini giyeceğiniz bir ziynet çıkarırsınız ve O´nun fadlından arayasınız ve umulur ki, şükretmeniz için, bunun içinde gemileri yara yara bir halde gider görürsünüz.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve iki deniz eşit olmaz. Bu çok temizdir, pek tatlıdır, kolayca içilir. Şu da çok tuzludur, acıdır. Hepsinden tertemiz bir et yersiniz ve kendisini giyeceğiniz bir ziynet çıkarırsınız ve onun fadlından arayasınız ve umulur ki, şükredesiniz için bunun içinde gemileri yarar yarar bir hâlde gider görürsünüz.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler de Yüce Yaratıcının birliğine, kudret ve azametine ait başka deliller ve kanıtlar gösteriyor. Denizlerin muhtelif tabiatlarda olup insanlara ne kadar fayda verici bulunduklarını bildiriyor. Geceler ile gündüzlerin değişmesini ve gök cisimlerinin ilâhi emre itaatkâr bulunduğunu nazarı dikkate sunanak Hanlığın, mabutluğun Cenab-ı Hak'ka mahsus olduğunu, başkaca mabut edilenlerin ise hiçbir şeye kadir ve kendilerine yapılan ibâdetlere, dualara vakıf bulunmadıklarını beyan ile insanları uyanmaya, Allah'ın birliğini tasdike davet buyurmaktadır. Şöyle ki: Kâinatın Yaratıcısi Hazretleri hikmet gereği birçok muhtelif tabiatta, kabiliyette şeyler yaratmıştır. Bunlar birbirine eşit bir durumda değildirler. Mesela: İnsanlar birbirine eşit değildirler (ve iki deniz) de birbirine (eşit olmaz) hepsi de sulardan ibaret oldukları halde aralarında birçok farklar vardır. Mesela: (bu) Bir kısım deniz suları (çok temizdir, pek tatlıdır, kolayca içilir) insan tabiatına uygun bulunmaktadır. Bilakis tşu da) şu diğer bir kısım deniz suları da (çok tuzludur, acıdır) içilmesi uygun değildir, içilecek olsa boğaza elem verir, insanın içerisini yakar kavurur, hayatına kötü tesirde bulunur. Bununla beraber bunların bâzı müşterek fâideleri de vardır. Mesela: (hepsinden tertemiz bir et yersiniz) Bunlardan tutulacak balıklardan istifade edilir (ve kendisi giyineceğiniz bir ziynet çıkarırsınız) onlardan kadınların bezenecekleri inciler, mercanlar gibi şeyleri çıkarır elde edersiniz. Özellikle öyle maddeten kıymetli cevherler, tuzlu denizlerden çıkarılmış bulunur, (ve onun) 0 Yüce Yaratıcının (fadlından) lütf ve ihsanından olan pek fâideli şeyleri (arayasınız) elde edesiniz (ve umulur ki) öyle faideli şeylere nail olup da onları size nasip buyuran âlemlerin Rabbine(şükr edesiniz için bunun içinde) deniz içlerinde (gemileri) o deniz sularını (yarar yarar bir hâlde) muhtelif taraflara (gider) yürür durur (görürsünüz) bu ne büyük bir ibret manzarası teşkil etmektedir?. Bu âyeti kerimede işaret vardır ki: İnsanlar da muhtelif sınıflara ayrılmışlardır. Bir kısmı kâfirlerdir. Bunlar, manen acıdırlar, dinî lezzetlerden mahrumdurlar, aslî yaratılışlarını zâyetmişlerdir. Bir kısmı da müminlerdir ki, bunlar da manen pek güzeldirler, pek lezizdirler, yüce duygulara sahiptirler, kalpleri nurludur. Bununla birlikte bu dünya itibariyle kısımdan da istifade edilebilir, onlarda da şecaat, cömertlik, dünyevî işlere ilgili gibi vasıflar bulunabilir. Hatta onlar bazan dünyaca faideli görülen bir takva şeyleri keşif ve icada da muvaffak olabilirler. Acı denizlerden mücevherler çıkarılışı gibi onlardan da bir kısım kıymetli sanat eserleri elde edilebilir. Bu da onlar için bir ilâhi imtihandır. Kendilerine o kadar zeka ve kabiliyet verilmiş olduğu halde onun şükrünü bilmez, hakiki bir dine sarılmaz, îman nuru ile aydınlanmazlar ise sonunda öyle nimete nankörlükte bulunduklarının cezasına kavuşurlar. Onlar dünyadaki çalışmalarının faidesini bu dünyada gönmüş olurlar, fakat aslî yaratılışlarına muhalefet edip hakiki geleceklerini temin etmedikleri için ahiret âleminde mahrumiyetten kurtulamazlar. Binaenaleyh insan, güzelce düşünmeli, kendisini dünyada nimetlere nail buyuran Yüce Yaratıcısını birlemeye, takdise devam ederek kâfirce hareketlerden kaçınmalıdır. Hakiki selâmet ve saadet ancak o sayede tecelli eder. § Azb; Tadı, hoş, lezzetli şeydir. "Furat" susuzluğu kırıp gideren tatlı sudur. Küfe nehrinin de adıdır. § Saiğ Suyu boğazdan kolaylıkla geçiren şeydir. § Mi Ih; Tuz demektir. Çoğulu emlâhtır. § Ücac; Tuzluluğu ve harareti şiddetli olan su vesairedir. § Tariy; Ter ve taze olan şey. § Hilye; İnci ve mercan gibi ziynete ait şey. § Mevahir; Suları yarıp her tarafa giden gemiler vesaire demektir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014