KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

13-RA'D SURESI (43 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Ra'd Suresi 11  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 13/11
13-RA'D SURESI - 11. AYET    Mekke/Medine
لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللَّهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُوا مَا بِأَنْفُسِهِمْ ۗ وَإِذَا أَرَادَ اللَّهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلَا مَرَدَّ لَهُ ۚ وَمَا لَهُمْ مِنْ دُونِهِ مِنْ وَالٍ -11
Lehu müakkıbatüm mim beyni yedeyhi ve min halfihı yüğayyiru ma bi kavmin hatta yüğayyiru ma bi enfüsihim ve iza eradellahü bi kavmin suen fe la meradde leh ve ma lehüm min dunihı mev val
13-Ra'd Suresi 11. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Onun için önünden ve arkasından takibeden (melekler) vardır ki, onu Allah´ın emriyle muhafaza ederler ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ, herhangi bir kavimdeki hali değiştirmez, onlar kendi nefislerindekini değiştirmedikçe. Ve Allah Teâlâ bir millete bir fenalık murad edince de artık onu geri bırakacak yoktur. Ve onlar için O´ndan başka bir yardımcı da yoktur.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Onun için önünden ve arkasından takipçi -melek- ler vardır ki, onu Allah'ın emriyle muhafaza ederler ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ, herhangi bir kavimdeki özellikleri değiştirmez, onlar kendi nefislerindekini değiştirmedikçe. Ve Allah Teâlâ bir millete bir kötülük dileyince de artık onu geri bırakacak yoktur. Ve onlar için Allah'tan başka bir yardımcı da yoktur.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(Onun için) Öyle yaptıklarını gizleyen ve açıklayan ve saklanan veya meydana atılan herhangi bir kimse için kendisini (önünden ve arkasından) yani: Her tarafından (takib edenler) "hafaza" denilen melekler (vardır ki, onu) o kimseyi veya onun amellerini (Allah'ın emriyle muhafaza ederler) kendisini bir takım musibetlerden korurlar. Bütün işlediklerini birer amel defterine yazmakla zapt etmiş bulunurlar. Evet.. Cenâb-ı Hak hikmet gereği insanlara bir kısım melekleri memur tâyin etmiştir. Bunlara "hafaza melekleri" denir. İnsanları gündüz ve gece melekleri muhafaza etmektedirler. Gece melekleri gündüz meleklerini ve bilakis gündüz melekleri de gece meleklerini takib ederler. Ve her insanın sağ ve sol tarafında birer melek bulunarak onun güzel ve çirkin amellerini yazarlar. Ve bu melekler insanları uyurken ve uyanıkken bir takım cinlerin, insanların ve mikropların kötülüklerinden korurlar. Bu muhafaza meleklerinin bulunmasında bir nice hikmetler vardır. Kısacası: Bunların varlığına inanan bir kimse, onlardan korkarak, utanarak günahlardan kaçınır, daha fazla edebli ve temiz bir halde yaşamaya çalışır. Binaenaleyh bunların bulunması da insanlık hakkında ilâhî bir lütuftur. (Ve şüphe yok ki. Allah Teâlâ) her şeye tam olarak kaadir ve mülkünde dilediği gibi tasarruf hakkına sahip olduğu halde (herhangi bir kavimdeki hâli) onlara verdiği nîmet ve kudreti veya temiz yaratılışı (değiştirmez) o kavmi bunlardan mahrum bırakmaz (onlar kendi nefislerindekini) güzel hallerini, çirkin haller ile (değiştirmedikçe) binaenaleyh bir millet Allah Teâlâ'nın hükmi eri ne riâyet ettikçe, kendi güzel ahlâk ve davranışlarını değiştirmedikçe kavuştuğu nîmet ve kuvvet devam eder durur. Aksi takdirde ise nankörlük etmiş, Allah'ın emrine aykırı hareketde bulunmuş olacağı için elbette ki, kavuşmuş olduğu güzel varlıktan ergeç bir gün mahrum kalacaktır. İşte İslâm tarihi de bu hakikat için bir çok örnekle doludur. Vaktiyle müslümanlar İslâmiyet sayesinde pek güzel amellerde, hareketlerde bulunmuş oldukları için dünyanın her tarafında muvaffakiyetlere ulaşmışlar, pek parlak bir varlık göstermişlerdir. Bilahara aralarındaki dayanışma bozulmuş, bir kısmının ahlâkı, davranışları değişmiş, bir takım yabancı milletlerin kötü telkinlerine kapılmış oldukları için zayıf düşmüşler, varlıkları parçalanmış, eski kuvvet ve kudretleri yok olmaya yüz tutmuş, ülkeleri yabancı milletlerin ellerine geçmiştir. Bununla beraber müslümanlar, yine ümitsizliğe düşmemelidir, üzerlerine düşen kutsî vazifeleri yerine getirmeye çalışmayı bir gaye, bir kurtuluş vesilesi bilmelidir, kusurlarından, ahlaksız hareketten kaçınıp tövbekar bulunmalıdır, doğuda batıda bulunan bütün müslümanlar, kendi aralarındaki din kardeşliğinin değerini bilerek mümkün olduğu kadar birbirine dayanmak, birbiri hakkında iyiliksever bir halde yaşamaya çalışmalıdır. Bu vesîleile İslâm âleminin yükselmesini, varlığını korumaya muvaffak olmasını Allah'ın lutfundan bekleriz. (Ve) şuna da inanıyoruz ki: (Allah Teâlâ bir millete) kendi kötü amelleri, niyetleri yüzünden (bir kötülük) bir helak ve azap (isteyince de artık onu) o felâketi, o milletten (geri bırakacak yoktur) hiçbir kimse, ne hafaza melekleri ve ne de diğer kuvvetler o kötülüğü o milletten bertaraf edemez. Elbette ki: Allah'ın iradesine aykırı bir harekete hiçbir mahlûk kaadir olamaz. (Ve onlar için) Öyle kahr ve yok edilmeleri hakkında ilâhî iradenin tecelli ettiği kimseler için (ondan başka) o Yüce Yaratıcıdan başka (bir yardımcı da yoktur) Evet.. O kimselerin işlerine idare edecek, onlara yardımda bulunacak, onları kendilerine o yönelen azaptan, felâketten kurtarabilecek bir zât da bulunamaz. Şüphe yok ki, ilâhî iradenin, rabbanî kudretinin ortaya çıkmasına hiçbir mahlûk engel olamaz. Artık bütün insanlık için en birinci kurtuluş çaresi, Cenâb-ı Hak'kın dinine sarılarak bütün muvaffakiyetler! Ondan beklemektir. Ve başarı Allah'tandır..

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014