KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

34-SEBE SURESI (54 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Sebe Suresi 10  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 34/10
34-SEBE SURESI - 10. AYET    Mekke
وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ مِنَّا فَضْلًا ۖ يَا جِبَالُ أَوِّبِي مَعَهُ وَالطَّيْرَ ۖ وَأَلَنَّا لَهُ الْحَدِيدَ -10
Ve le kad ateyna davude minna fadla ya cibalü evvibı meahu vet tayr ve elenna lehül hadıd
34-Sebe Suresi 10. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Şanım hakkı için Biz Dâvud´a tarafımızdan bir fazilet vermiştik. «Ey dağlar! O´nunla beraber tesbihte bulunun» (dedik). Kuşlara da (böyle emrettik). Ve onun için demiri yumuşattık.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Şanım hakkı için biz Davud'a tarafımızdan bir fazilet vermiştik, ey Dağlar!. Onunla beraber teşbihte bulunun -dedik? kuşlara da -böyle emrettik- ve O'nun için demiri yumuşattık.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, Allah Tealâ'ya yönelen, onun emrlerine boyun eğmiş olan iki zâtı, Hz. Dâvud ile Hz. Süleyman'ı bir örnek olarak gösteriyor, o iki zâtın ne kadar harikulade kuvvetlere nimetlere nail bulunmuş olduklarını beyân buyurmaktadır. Şöyle ki: (Şanım hakkı için) Muhakkak bir ilâhi lütuftur ki, (biz Davud'a tarafımızdan bir fazilet vermiştik) yani: Ona bir peygamberlik, bir kitap veya bir mülk ve hâkimiyet veyahut kendisine mahsus güzel bir ses, güzel bir mucize ihsan buyurmuştuk, onu üstün bir vaziyette bulundurmuştuk. Bu cümleden olanak (ey dağlar!. Onunla beraber teşbihte bulunun) dedik. Zikir ve teşbih ile seslerinizi yükseltin diye dağlara da emr etmiş olduk (kuşlara da) böyle emrettik, onları da Hz. Davud'un emrine verdik, onunla beraber teşbih ve tehlilde bulunmalarını istedik (ve onun için) Dâvud Aleyhisselâm için (demiri yumuşattık) demirlere istediği şekli verebilirdi, bir âteşe, fenni bir vasıtaya müracaat etmeksizin demirden zırhlar diğer şeyler yapabilir olmuştu. Bütün bunlar birer ilâhi Ifituftur, birer kudret eseridir, birer açık mucizedir. Yüce Yaratıcı Hazretleri dilediği mahlûkuna böyle teşbih ve hamdetme yeteneğini ihsan buyurur. Nitekim bizim mübarek Peygamberimizin avucu içindeki ufak taş parçaları da teşbihte bulunmuştur. Bu gibi hârikaları uzak görmeye, te'vile lüzum yoktur. Meselâ "Dağların muntazam varlıkları, Hz. Davud'u teşbih ve hamd etmeğe sevkettiği için bu bakımdan dağlar da teşbihte bulunmuş demektir." Diye tevile kalkışmak yersizdir. Nitekim diğer bir âyeti kerimede Cenab-ı Hak'kın herşeyin teşbih ve tehmitte bulunduğunu fakat insanların bunu anlamadıklarını beyân buyurmaktadır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014