KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

54-KAMER SURESI (55 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Kamer Suresi 1  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 54/1
54-KAMER SURESI - 1. AYET    Mekke
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ -1
Ikterabetis saatu venşakkal kamer
54-Kamer Suresi 1. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Kıyamet yaklaştı ve ay ikiye ayrıldı.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Kıyamet yaklaştı ve ay ikiye ayrıldı.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, kıyametin yaklaştığını, ay'ın ikiye ayrıldığını, kâfirlerin ise kendi nevalarına uyarak gördükleri mucizelerden yüz çevirir olduklarını bildiriyor. İnsanları uyandıracak olan son derece hikmetli öğütlerin varlığına rağmen dinsizlerin o mevîzelerden kaçındıklarını teşhir ediyor. Fakat kıyamet kopunca bir çağrı sesi ile inkarcıların kabirlerinden nasıl müthiş bir şekilde çıkacaklarını ve o günün şiddetini itirafa mecbur olacaklarını beyân buyurmaktadır, şöyle ki: (Kıyamet yaklaştı) Kıyametin kopacağı saat, yakin oldu, bu dünyanın sona ermesine pek az bir zaman kaldı. Çünkü, dünyanın belki milyonlarca sene evvel yaratılmış olduğuna göre kalan devamı, ne kadar bir nice sene olsa da yine nispeten pek az bir müddet demektir, (ve) Özellikle bunun yaklaştığına büyük bir alâmet olmak üzere (ay ikiye ayrıldı) Son Peygamberin bir mucizesi olmak için onun bir işaretiyle ay, iki parçaya ayrılıp sonra yine eski vaziyetini aldı. Evet. En muteber tefsirlerde ve sahîh-i Büharî ve Müslim gibi en makbul hadis kitaplarında genişçe beyân olunduğu üzere Hz. Peygamberin hicretinden beş sene kadar önce, Mekke ahâlisi, Resûl-i Ekrem'den bir mucize talebinde bulundular. Yüce Peygamber Efendimiz de mübarek eliyle ay'a işaret etti, ay derhal iki kısma ayrıldı, bir kısmı Hira dağının üstünde, diğer bir kısmı da aşağı tarafı karşısında görülmeğe başladı, sonra da yine birleşerek eski vaziyetini almış oldu. Ay'ın ikiye ayrılmasının bir mucize olmak üzere Hz. Peygamber zamanında vuk'u bulduğuna bütün müslümanlar inanırlar. Şerh-i Mevakıf'da deniliyor ki: Bu ay'ın ikiye ayrılması hâdisesi, tevatüren sabittir. Allâme İbnüssübki de bunu tercih etmiştir. Bu, Kur'an-ı Kerimde hakkında âyet bulunan bir olaydır ve Sahihayn'da vesâirede rivayet olunmuştur, bunun tevatür yoluyla sabit olduğunda şübhe edilemez. Buna dâir Hz. Ali ve Hz. En es ile İbn-i Mes'ut ve İbn-i Ab bas gibi Ashâb-ı kiram'd an sahîh rivayetler vardır. Tefsîr-il Alusî, Sirac-ül Münîr. Bu ay'ın ikiye ayrılmasının ileride kıyamet zamanı vuk'u bulacağına veya bu ikiye ayrılmadan maksat, ay'ın doğuşu zamanında karanlığın dağılıp bertaraf olacağından ibaret bulunduğunu iddia, asla uygun değildir. Bu ay'ın yarılması olayının en büyük aklî ve naklî delili bu âyet-i kerîmedir. Eğer böyle bir inşikak, vuk'u bulmamı; olsa idi, bu âyet-i kerîme, nasıl tebliğ edilebilirdi. Şüphe yok ki, o takdirde bu âyet-i kerîme, tekzîb edilirdi ve Resûl-i Ekrem'e imân edenler bulunmazdı. Bu hâdiseyi dışardan gelenler de görmüş olduklarını söylemişlerdir. Kıyamet koptuğunda yalnız ay değil, bütün gök cisimleri parçalanacak, darmadağın bir hâle gelecek, kim bilir daha nasıl bir vaziyet alacaklardır. Artık o cisimler arasında nispeten çok küçük bulunan ay'ın ikiye ayrılmasını özellikle söz konusu etmek nasıl uygun olabilir?. Sonra kıyamette görülecek hâdiseleri hiçbir kimse inkâr ederek sihirdir diyemez. Halbuki ay'ın yarılmasını görenlerin onu bir sihir eseri sandıklarına yine Kur'an-ı Kerim işaret buyuruyor. Demek ki, o yarılma, Hz. Peygamber zamanında meydana gelmiştir. Bir kere düşünmeli!. Allah'ın kudretine göre öyle bir yarılmanın vukuu nasıl inkâr edilebilir?. Bu yarılma hâdisesi, bir hârika olmakla beraber haddizatında mümkündür. Her cisim, bölünmeyi ve bütünleşmeyi kabul ettiği gibi ay da eder. Her mümkün olan şey ise, ilâhî kudret ile elbette ki, meydana gelebilir. Yeryüzünde büyük büyük dağların yarılması vadilerin ortaya çıkması, karaların denizlere ve tersine denizlerin karalara dönüşmesi görülmektedir. Bu değişmeleri meydana getiren zelzeleleler, infilâklar ile birer âdi sebeptir ki, onlar da ilâhî takdir ile vücude gelmektedir. Artık Kâinatın Yaratıcısı Hazretleri, böyle âdi sebeplere ihtiyaç bırakmaksızın da öyle yarılmaları meydana getirebilir. Buna inanmışızdır. Bununla beraber bir kısım ilim adamlarının iddialarına göre yerküresi ile bir kısım yıldızlar, esasen güneşten ayrılmışlardır, bir gün yine güneş ile birleşeceklerdir. Artık onlar da ay'ın bu yarılmasının mümkün olduğunu elbette ki, inkâr edemezler. Şöyle de denilmektedir ki: Bu yarılma hâdisesi, meşhur hadisler ile sabittir. Geceleyin meydana geldiği için bunun vukuu tevatüren rivayet edilmemiş olabilir. Ve ay'ın safhaları, aynı zamanda yerküresinin her tarafında aynı şekilde görünemez, o hâdise bâzı yerlerde görülememiş olabilir. Fakat bu tevatürün olmaması, bu mucizenin vukuunda tereddüde sebep olamaz. Bunun vukuuna âyet-i kerîme işaret buyuruyor. Şu kadar var ki, bu yarılmanın meydana gelişi itibariyle mütevatir değildir. Âyet-i kerîme de bu hususta açık ve kesin bir delil hükmünde bulunmuyor. Binaenaleyh bunun vuk'u bulmuş olduğuna inanmayanlara kâfir denilmez. Bu hususlara dâir Tefsir-ül Vazih'te ve Tefsir-i Alusi'de geniş bilgi vardır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014